15 Ekim 2007 Pazartesi

"her kadın bir faşiste tapar.." slvia

BABACIĞIM

Yok artık bir işe yaradığın yok
Tam otuz yıl zavallı

Kanı çekilmiş bir ayak gibi

İçinde yaşadım senin kara kundura

Ancak bir soluk, ancak bir

Hapşu.
Babacığım öldürmek zorundayım seni

Ben zaman bulamadan ölüverdin

Mermer gibi ağır, bir torba dolusu tanrı

San Fransisco ayıbalığı gibi kocamandı

Bir ayak tırnağın, iğrenç anıt,
Hele o çılgın

Atlantik sularındaki kafan

Güzelim Nauset açıklarında mavi sulara

Fasulye yeşili akıtırdı.

Dua ederdim iyileşesin diye.

Ach, du.
Alman dilinde, savaş, savaş, savaş

Silindirinin yerle bir ettiği

O Polonya kentinde.

Herkes bilir bu kentin adını.

Polonyalı dostum
Bir iki düzine var diyor.

Bu yüzden nereye ayak bastın,

Kök saldın, hiç bilemem.

Hiç konuşamadım ki seninle.

Dilin yapıştı kaldı damağıma.
Dikenli tellere takıldı kaldı.

Ich, ich, ich, ich,

Güçlükle konuşurdum.

Her alman’ı sen sanırdım.

Hele o yüz kızartıcı dilin
Bir lokomotif, beni bir Yahudi gibi

Çuf çuf alıp götüren lokomotif.

Dachau’ya, Auschwitz’e, Belsen’e.

Yahudi gibi konuşmaya başladım.

Sanırım pekala bir Yahudi olabilirim.
Tyrol’ün karları, Viyana’nın temiz birası

O kadar da saf ya da gerçek değildir.

Çingene ninelerim ve acayip talihim

Ve fal kağıtlarımla, fal kağıtlarımla

Pekala ben de birazcık Yahudi olabilirim.
Hep korktum senden,

Luftwaffe’nden, lafı ağzında gevelemenden.

Ve o düzgün bıyığından

Hele masmavi Ari gözlerinden.

Hey Tankçı, Tankçı, Ah Sen—
Tanrı değil, bir gamalı haçsın

Öyle karasın ki hiçbir gökyüzüne geçit vermezsin.


Her kadının gönlünde bir Faşist yatar,

Suratına yer tekmeyi, hayvan


Senin gibi hayvan, hayvandır kalbi.
Bendeki resminde

Karatahtanın önünde duruyorsun baba

Ayağın yerine çenen ikiye ayrık

Ama daha az şeytan sayılmazsın bu yüzden

Yoo, küçücük kan kırmızı yüreğimi
Isırıp ikiye ayıran adam sensin

Daha on yaşındaydım seni gömdüklerinde

Yirmimde ölmek istedim

Sana dönmek, sana dönmek istedim

Kemiklerim bile becerir sandım
Ama çıkardılar beni torbadan

Tutkalladılar, yapıştırdılar yeni baştan

O zaman anladım ne yapmam gerektiğini

Bir örneğini yaptım senin

Meinkampf bakışlı, işkence askısı
Burgu düşkünü karalar giymiş herif

Sonra evet dedim, evet, evet

İşte böyle babacığım, sonunda işim bitti

Kara telefon kökünden kesildi

Kımıl kımıl sesler geçemez artık
Bir değil iki adam birden öldürdüm

Bana sen olduğunu söyleyen

Ve bir yıl doğrusunu bilmek istersen

Tam yedi yıl kanımı emen vampiri

Babacığım sırt üstü uzanabilirsin şimdi
Bir kazık saplı şişko kara kalbinde

Hatta köylüler bile sevmediler seni

Üstünde dans edip tepiniyorlar şimdi

Sen olduğunu hep biliyorlardı

Baba, babacığım, alçak herif, seninle işim bitti.
Sylvia Plath
12 Ekim 1962