15 Temmuz 2009 Çarşamba

HAYALCİ. .

Kimsenin hayalciye bir hayrı dokunmaz, hayalcinin de kimseye…

Hayalci kitapları ve filmleri olmadan yaşayamaz, gözlüğünü ve radyosunu her sabah panik halinde yatağın arkasında bulur, sızmış gecenin izinde…

Hayalci biner gider notaya; geçmişe, geleceğe, hiç gidilmedik imge eli değmemiş yerlere…

Yalnızlığı çok sever, ilk boş anında hayal kuracaktır çünkü…

Asla plan yapamaz, hiçbir planı, programı tamamlayamaz, sıkıntı ve strese girer…

Randevularına zamanında gitmediği için; sevgilisiyle, ailesiyle, arkadaşlarıyla en az bir kez kavga etmiştir.

Yorucu bir hayalden sonra, iyice bezginleşir, su almaya bile kalkamaz, bir muhabbet uydurup çevredeki birisinden ister suyunu.

Sabah kalkamaz, gece yatamaz; eğer memursa müdüründen, öğrenciyse hocasından azar işitir.

Her zaman sarhoştur hayalci, Baudelaire’in dediği gibi, ister şiirle, ister şarapla…

Hayyam gibi örtülere inat cennetler yaratır, çiçeklerin üzerinden kaldırır çarşafı.

Gelmeye yorgundur eli, kolu, bacağı… Hep gitmek ister; gitmeye özgüdür şarabı, özgürdür…

Bilinmezlikten yanadır hayalci, kaybolmak ister ormanın siyahında, bulunmak istemez ağacın yeşilinde.

İmkânsız aşkları hayaller bazen, en pırıltılısıdır oraların, bazen de kir pas içinde buralarda…

Hayalci her rolü oynar; başrol, yardımcı oyuncu, yoldan geçen figüran…

Bazı zamanlar yatağa sürünerek gider, yastığını arar gözleri kapalı, hayalci…

Tek savaşı yakamozladır, yoksa barışın dudağına, kirpiklerine âşıktır hayalci, ölü olduğunu bildiği halde, kendisiyle göz teması kurmayan barışın gözünün içine baka, baka okşar yanaklarını.

Normal olmak zorunda değildir, yorgan altında titrerken…

Leman / Narkoz – Dr. Murat Kaya