30 Aralık 2008 Salı

İHTAR

Bir ömür düştü payına
tufan;
Çıldırmak için...
Düşler besledin güpegündüz
dövüşmek için;
uçurumlar besledin
düşmek için!
(Artık bulduğun her sevgi kırıntısına sımsıkı kenetlen, bırakma sakın,
gitmesin; büyüdün artık iyi ört günlerinin üstünü üşütmesin...)
YILMAZ ODABAŞI

16 Aralık 2008 Salı

sil baştan


Gücün var mı sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi ?
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Herşeyi unutmak
Sanki bugün son günmüş gibi
Dolu dolu yaşamak istiyorum
Her ne çıkarsa yoluma
Selam verip yürümek istiyorum
ş.ferah

12 Aralık 2008 Cuma

Bir düşmanı bağışlamak,
bir dostu bağışlamaktan daha kolaydır...

7 Aralık 2008 Pazar

SEVGİNİN ÖNÜNDE


Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde eğil kızım
Ataol Behramoğlu

2 Aralık 2008 Salı

Bu kent kırmızı,ben geceye çalarım..


Bu kent kırmızı
ben geceye çalarım...
hep böyle olur bu kentin ayrılıkları
kalibresi silik yıkıcı sonları
yırtık yastıklarda terkedilen gözlerin bekareti
ağlamaktan kırmızıya kesilir
bir zaman
ve kırmızı hayatımızı durmadan kanatır
oysa
kırmızı da sevmez ağlamakları
gece hin
gece pusu kurar
ardında baharın
ve gizlidir gözyaşları seven kadınların
bilinç altına kırık bir merdivenden inen
düşünce
neler çıkarır kim bilir..
kim bilebilir
bir şairin en son niye ağladığını
ya da açmaya kıyamadığı avucunda ki resmin
kırmızı kenarlarını..
neyi ifade eder
bir sahafta satılan eskimiş bir romanın
altı çizik satırları altına gizlenmiş bir isim..
ıslak bir kaldırımda eski bir sevgiliyi bekleyen adam
neden unutamaz vedaları
onunda bir sebebi varmıydı ölmek için
yoksa yaşamak pisi pisine kaderin namlusunda
ya da sevmek tesadüf
ayrılık kadermiydi...
bu kentin ortasında...

Yücel Yarımbatman

13 Kasım 2008 Perşembe

böyledir bizim sevdamız

yüce dağlar başında mı, zemherinin kışında mı?
şu gönlümün bir umudu gülüm...
gözlerimin yaşında mı?
kırılsa da kanadimiz,
asiye çıksa adimız,
duyan duysun,
bilen bilsin gülüm...
Böyledir bizim sevdamz...
zülfü livaneli


31 Ekim 2008 Cuma

O'na..

sadece ben farklıyım.
biraz dalgın ve uzak.
bir hayli karamsar
biliyorsun,
içimde kirli bir balon gibi büyüyen boşluğun
tek bir sebebi var
senin yokluğun..
a. ilhan

30 Ekim 2008 Perşembe

parmak izi gibiyiz.. bakışlarını kaçırma..

28 Ekim 2008 Salı

Umut

Umut hayatın rüyasıdır...
R. Necdet Kestelli

3 Ekim 2008 Cuma

kuyu

Hızlı bir kuyu bu. dünyanın en hızlı kuyusu
Dans ederken görebilirsiniz.
göremeyebilirsiniz de. sizi kalp atışlarınızı
seyretmeye davet eder. etmeyebilir de. bağırır
siz yanınıza gidince bağırır: mezar öldü

her şeyin kuyusu vardır
her şeyin kuyusu
vardır
İnsanın bile
ki; insan sanılan bir varlıktır.
Süleyman ağabey, devlet başkanı, sen, ben
hep birden ve tek tek üç zamana karşı
yaşamın başındaki
yaşamın başın da
ki;
bu uyku kuyusudur. Çünkü biter, her şey biter
durur sözünde, Rusya'da, Meksika'da, Sydney'de

geriye kalan ıslak bir yağmur duygusudur
düşer kapıların kulpu, testilerin kulpu düşer
kulpuna uydurduğunuz bir şeylerin kulpu
kırılıverir zamanı gelince uygun yerinden
tutulmaz olur tutmanız gerekenler, bu anlam kuyusudur
yaşamak derin bir anlamak kuyusudur

kuyu güçtür. Gecedir. Erkektir
doğanındır gecesidir erkeğidir
yukarıdan görünen sadece benektir
kmraldır sizi her yerde takip eder
ve ayrıca bir yer'dir. Onu görürsünüz fark edersiniz
yanına gidersiniz sık sık, yanından gelirsiniz. Orada
sonsuz gelişlerden bahsedilir, duyarsınız. Mesela
şarkılar bir şarkı kuyusundan çıkar, ölseniz de böyledir
siz fotoğraflar çektirin olabileceğiniz fotoğraflar,
havaya bakın, İskandinavya'dan, Japonya'dan
ışığın kuyusudur onu çıkaracağınız kuyu

onda size ait bir şeyler vardır
size karşıdır
bu ona içerden bakınca böyledir. Bir kuyuya
içerden bakmak
dününü görmek, yarınını bilmek ve şimdisini
hissetmektir.
bir kuyuya içerden bakmak uyanık kalmaktır.
Hiçbir saat geceyi göstermez
ben hiç görmedim, sen de görmemişsindir, o da
baksın göremez
bir saatin geceyi göstermesi demek, kuyunun dışında
olmak demektir
kesin yargı içeren cümlelerle
dışında durmaksa yokluğa varlık giydirmektir. Yaprak,
kağıt, cam vesaire
en büyük kuyu olmanın kuyusudur. En büyük kuyu,
bilirsin
bilmek taş bir şeydir. Böyle ufalanmış
ki basarsın basıyorum basacak ve hep
basılmalı yürümek için
bu çok karışık bir şeydir. Bu beyaz kadar karışık
bir şeydir

kağıda bir göz çizip oradan bakarsınız,
oradan nasıl görürsünüz, hem nasıl görürsünüz
kağıdı katlayıp kuyuya atarsınız süresi bitince
Taksim'den fındıklıya inmeyi atarsınız her gün saat birde
nefes alışlarınızın ifadesini de atarsınız peşinden
Çukurcumada, eskicilerle yaşarken mezarsız
olan bedeniniz de
daha nelerle birlikte ama nelerle birlikte
öğrenmeye, öğrenmeye, öğrenmeye
aç birinden daha hızlı koşulmayacağına göre
başka kuyular için, bambaşka kuyular için
haz alırsınız varlığın dünyadaki bu şeklinden

cengiz orhan

2 Ekim 2008 Perşembe

Sonsöz

Dünya gözlerimi kendi ellerimle örttüm
Değdi yorgunluğuma
Bi ölüm kaldıydı onu da gördüm
Beni pişman etmedi doğduğuma
can yücel

Biri uzanıyor orada siyah beyaz fotoğrafın gizemlisi

Biri uzanıyor orada siyah beyaz fotoğrafın gizemlisi,
Kendine ait bir bekleyişe gömülü yarı büzülmüş
Çıplak titriyor..
Çıplak bitkin..
Kendini bitkinliğine inandırdığı düş koşularının yorgunluğu!
Sırtını dönmüş herşeye dünyanın farkına varsa bir
Ya da dünya onun farkına..
Teslim edecek vücudunun lekelenmiş parçalarını Tanrı'ya
İçi dışı yara..
İçi dışı onlarca binlerce darbeyle çürüğe çıkmış..
Kırılmış dökülmüş iskeleti aşklara.....
Seyit PELİTLİ

27 Eylül 2008 Cumartesi

kah cikarim gokyuzune seyrederim alemi

ben melanet hırkasını kendim giydim eynime
ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne

gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni

gah giderim medreseye ders okurum hak için
gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne

sofular haram demişler bu aşkın şarabına
ben doldurur ben içerim günah benim kime ne

sofular secde ederler mescidin mihrabına
benim ol dost eşiğidir secdegahım kime ne

nesimi'ye sordular kim yarin ile hoş musun
hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne

26 Eylül 2008 Cuma

sesler

Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Anla ki yalnızsın
Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan
Anla ki yalnızsın
Yatağına yatınca
Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan
Anla ki yalnızsın
Odanda kâğıtlarını kitaplarını
Duyuyorsan zamanın kemirdiğini
Anla ki yalnızsın
Bir ses geçmişlerden
Çağırıyorsa eski günlere
Anla ki yalnızsın
Değerini bilmeden yalnızlığının
Kurtulmak istiyorsan
Kurtulsan da yapayalnızsın

AZİZ NESİN

5 Eylül 2008 Cuma

YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya de
k!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...


Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!



Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...



Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!




Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler... Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Adnan YÜCEL






YÜREK ÇAĞRISI

Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere
Tatlı su göllerine akamıyorum
Yüzüm yüreğim deprem dalgası
Bu gül kıyımlarına bakamıyorum
Her sevi bir türküdür bağrımda
Her öfke bir ağıt
Ağıtlar kuşatmış dört yanımı
Kendi türkülerimi haykıramıyorum
Şarkılarla bezeniyor ufuklar
Yüreğim patlıyor dağbaşlarında
Yüreğim
Sancımı duyar mısın yaralarında
Kuş seslerinde yas nağmeleri
Şarkılar sabır ve çile makamında
Mendilimde öfke çıkınımda bilinç
Uykusuz kalır mısın kitaplarıma
Dudaklarımda hüzünAvuçlarımda sevinç
Kulak verir misin çığlıklarıma
Dağları aşarak gelmişim sana
Demir kapıları kırarak
Işık olur musun karanlıklarıma
İsterim ki senden
Yaylalarda otlak olasın
Ovalarda ırmak olasın
Yayılasın göğsümün kırlarına
Sarasın beni sarasın
Dalların sevdası düşmüş toprağa
Olgun meyvelere hasret gençliğimiz
Zamanın billur çağlayanı
Gürül gürül akarken avuçlarımızda
Bir damla yağmur adına
Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz
Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam
Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz
Ateşler yine parlıyor dağlarda
Dolular yine kırıyor çiçekleri
Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri
Bulutları delen ışıklarEzik ve kinli
Aydınlık iriSanki kocaları işkencede kadın gözleri
Nasıl kapanır bu kanayan yara
Nasıl anlatılır ki sana bu hal
Terimde tuz gözyaşımda bal
Bağdaş kurar mısın soframa
Gözlerimde umut yüreğimde aşk
Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama
İsterim ki sendenİnancıma aşık olasın
Zindanıma ışık olasın
Yürüyesin gönlümün yollarına
Sorasın beni sorasın
İnce kabukları zorlanıyor zamanın
Gelecek damlıyor yorgun havuzlara
Damlalarla yılların gelin yüzü
Suların üstünde koskoca bir çağ
Umutlar sığmaz oluyor alanlara
Baharda gazel dökme bahçelerime
Ben yaşamayı bilmez miyim
Çocuklarım okul yollarında
Okullarım sabah kollarında
Sanki güzellikleri görmez miyim
Papatya beyazlığında ölüm sarısı
Karanfil kıvrımlarında kan
Bu çiçekler uğruna ölmez miyim
De gülüm ben seni sevmez miyim
Bahar değil acı yükleniyor dallarıma
Yapraklarımda ayrılık
Meyvelerimde gurbet
Vuslat olup gelir misin kollarıma
Ellerimde kış saçlarımda kar
Cemre olup düşer misin toprağıma
İsterim ki senden
Yılgınlıkta inanç olasın
Zulme karşı direnç olasın
Gömülesin aşkımın sularına
Göresin beni göresin
Göresin ki destan edesin
Söyleyesin dillerden dillere
Bir türkünün dizelerinde
Bir kavalın nağmelerinde
Alıp başını gidesin
Bağrı yanık yeller üstünde
Güneşin rengiyle düşesin ufuklarıma
Kırasın karanlıklarımı kırasın.
Adnan Yücel

Güzel Ne Güzel Olmuşsun


Güzel Ne Güzel Olmuşsun,
Görülmeyi Görülmeyi,
Siyah Zülfün Halkalanmış...
Aman Aman Örülmeyi Örülmeyi.
Mendilim Yuğdum Arıttım,
Gülün Dalında Kuruttum,
Adin Ne İdi Unuttum...
Aman Aman Sorulmayı Sorulmayı..
Seğirttim Ardından Yettim,
Eğildim Yüzünden Öptüm,
Adın Bilirdim Unuttum...
Aman Aman Çağırmayı Çağırmayı.
Benim Yarim Bana Küsmüş,
Zülfünü Gerdana Dökmüş,
Muhabbeti Benden Kesmiş...
Aman Aman Sevilmeyi Sevilmeyi.
Çağır Karacaoğlan Çağır,
Taş Düştüğü Yerde Ağır,
Yiğit Sevdiğinden Soğur...
Aman Aman Sarılmayı Sarılmayı.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Veremem Sana Acımı

Sözcüklerim bulur aşığın ateşini
Yıkar gider beni ölüm gibi
Bakışların deler içimdekileri
Kaldırıp atar beni ceset gibi
Arayıp bulmak neyi değiştirir
Karşımda duruyor suretim
Gülü bitirir
Veremem sana acımı
Kirlenir dünya
Şehrin boş sokakları
Islanır gözyaşıyla
Kovalar arabalar
Arkamdaki aynayı
Kırılınca biter anlarım
Düşümdeki rüya
Yollarım yorar yarin günahını
Döver olur beni boş kitap gibi
Hüzün aşkınadır aşık uykularım
Sever olur beni hançer gibi
Arayıp bulmak neyi değiştirir
Karşımda duruyor suretim
Gülü bitirir
Veremem sana acımı
Kirlenir dünya
Şehrin boş sokakları
Islanır gözyaşıyla
Kovalar arabalar
Arkamdaki aynayı
Kırılınca biter anlarım
Düşümdeki rüya
Veremem sana acimi
Söyleyen : Düş Sokağı Sakinleri, Murat Yılmazyıldırım

BİR DE SEN GİTME

Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyım ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım
Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla

Söz-Müzik: Ahmet Kaya

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Seyyah

Bu şehirden bana acılar kaldı
Şarap sundum aya ben
ayrılık tattım
Seyyah oldum şu alemde
öyküler yazdım
Oturup anlattım kendi halimce
Seyyah oldum şu alemde
türküler yaktım
Oturup söyledim kendi halimce
Gözlerinden mektup
ellerinden su
Bekledim durdum ben ne zor yolmuş bu
Seyyah oldum sözüm bildim
gizlendim içime
Çığlık oldu g(s)özlerim
kendimi vurdum
Seyyah oldum şu alemde niceler gördüm
Anladım ki insan kalbine yolcu
Bana aşk lazım
Aşkta ateş ararım
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim
ben yolumu sildim
Dünyanın hali bu
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım
ama
kendime göçerim
murat çelik
şarkıyı sakin ve sessiz dinlemenizi tavsiye ederim...

26 Ağustos 2008 Salı


Bütün acılara dayanılır, yeterki ekmeğin olsun.
Cervantes

24 Ağustos 2008 Pazar

YAŞAMADIN SEN

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun
Yüreğine beni, beni soruyor musun
Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun
Türküler söyledim sana duyuyor musun
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun.

Bir kuş oldun gökyüzünde, uçamadın sen
Nehir oldun ırmak oldun, taşamadın sen
Çocuk oldun sokaklarda, oynamadın sen
Doğdun da büyüdün ama yaşamadın sen
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun.

Söz: Ahmet Kaya

22 Ağustos 2008 Cuma

Aşk ve kuyruklu Yıldız


gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
oysa ne yalan söyliyeyim,
ben yalnızca
bir kuyrukluyıldıza
çarptığımı sanmıştım
yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken
yüreğim bir patlamayla aydınlanınca


Akgün Akova

18 Ağustos 2008 Pazartesi

BİR ŞEY VAR ARAMIZDA

Bir şey var aramızda,
Senin bakışlarından belli,
Benim yanan yüzümden,
Dalıveriyoruz arada bir,
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki,
Gülüşerek başlıyoruz söze...
Bir şey var aramızda,
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek,
Fakat ne kadar saklasak nafile,
Bir şey var aramızda,
Senin gözlerinde ışıldıyor,
Benim dilimin ucunda...
Kocaman sevgi sözcükleri gönderiyorum sana,
Alıyorsun,yüreğine atıyorsun,
Küçücük hayaller sunuyorum,
Benim için saklıyorsun,
Unutulmayan melodiler mırıldanıyorum,
Eşlik ediyorsun...
Yanlışlar yapıyorum,
düzeltiyorsun,
Yalnız kalıyorum,
yalnızlığımı paylaşıyorsun,
Ağlıyorum, gözyaşlarımı siliyorsun,
Gülüyorum,gülüyorsun,
Dostluk zinciriyle bağlanıyoruz,
DOSTUM diyorum,
DOSTUM diyorsun....
Nahit Ulvi AKGÜN

11 Ağustos 2008 Pazartesi

GECEDE AYAK SESLERİ

Her zaman
Ayak seslerini duyarız gecede yaklaşan,
Ve kapı sırra kadem basar odamızdan,
Her zaman,
Bulutlar gibi süzülüp giden.
Her gece yatağından
Senin mavi gölgen mi onu uzaklara götüren?
Senin gözlerin ülkelerdir ve ayak sesleri geliyor,
Sardı bedenimi kolların
Ayak sesleri, ayak sesleri
Ah Şahrazad
Gölgeler niçin kurtuluşumu resmeder?
Gelir ayak sesleri girmez içeri.
Bir ağaç ol,
Görebileyim gölgeni.
Bir ay ol,
Görebileyim gölgeni.
Bir hançer ol,
Görebileyim gölgeni gölgemde,
Küller içinde bir gül.
Her zaman,
Ayak seslerini duyarım gecede yaklaşan,
Ve sen yerim olursun sürgündeki,
Zindanım olursun.
Öldürmeye çalış beni
İlk ve son olsun
Yaklaşan ayak seslerinle
Öldürme beni.

Mahmud Derviş
Anısına Saygıyla...

20 Temmuz 2008 Pazar

Gitmek aslında herşeyi omuzlamaktır aşka dair.

Gittin...
Ben arkandan sadece baktım.
Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
’’gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...’’
diyecektim sana.
Konuşamadım...
Mehmet Coşkundeniz
Aslında giden degil kalandır terk eden ... (m .mungan)

5 Temmuz 2008 Cumartesi


Hayatımda net olan tek şey belirsizlik...

25 Haziran 2008 Çarşamba



Hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz...

24 Haziran 2008 Salı

...
Vazgeçtim gözlerinden
Vazgeçtim
sözlerinden
Bir ah de yeter
Sessizce kimsesizce
...
hiç tanımaz
tenim ellerini
Bilmez
yüreğim
bilmez yüreğini
...
Yok olma anıdır simdi ...
sezen aksu

19 Haziran 2008 Perşembe

YALNIZLIĞIMI ANLATIYORUM


Koğuşta inceden bir lizol kokusu

Dışarda tam tamına

On Sekiz Şubat

Ne üstümdeki örtüler ısıtıyor beni

Ne altımdaki yatak

Ellerini arıyorum sıcak ellerini

Kuruyan dilim tutuşan alnım

Garipliğim nöbet nöbet gecemde

Susuzum, ilaçsızım, sensizim

Sıcak dudaklarını arıyorum

Camlarda karayel acımasız

Nereye baksam can çekişmesi

Gece… Yol boyu memleket memleket

Işıtsın iyimserliğin içimi

Dağılsın ölüm korkum bir görün

Aydın bakışlarını arıyorum


rıfat ılgaz

Monotonluk Maratonu

Benimle kal!
Hevesim kursağımda takılı kaldı
Gözlerim telaş timsali her ölende ağladı
Pervasız tenin gözümü aldı komada martı
Lodos mağduru
melteminde ayıldı
ve
Yalnız uyandı
Suskunluğum minnetimdi
Yokluğun varlığı kanattı
kendimi limana bağladım
uçarı aklım halattı
kararlarım
ve kesin seçimin bütünü eşittir hayattı
bacaklarım kırıldı
adın koluma kanattı
Burun buruna geldim seni bulmak için
Her belayla
düşündüm 3 yıl arayla
küs mü mecnun Leyla'ya?
bacaklarımı sarkıtırım dalga çarpar ayağıma
beyaz saçların akasya çalmış kokunu lavanta
Vadeli yıllar karanlıktan korkmayı sana yasaklatır
20 sene de uzayan saçı küçük bir bit makaslatır
2 çocuğum olsa aklım salıncakta sallanır
büyümek istemiyorum annem babam yaşlanır
Saçının teli kopmasın, korkarım
şerefine izin verdim bugün kalbimdeki her muhafıza
ziyarette evliya
dedim fark etmelerini sağla
buz gibi karaya vurmuşum,
bulmuş sahil muhafaza
Tanrım yıllar günaha soktu,
gel de içimi filtre et
yıkılır bendim ilk tayfunda
yağmurun işi çiselemek
sineğin yalısı her papatya yüzünden çirkin çiçek
çıkışmıyor param melek,
yürüyerek geliyorum sabret
Bak,
yine başa döndü bu dünya
Yine sona sardı aynı kaset,
bıktım!...
Bu monotonluk maratonu.
Onu tanı!...
İçinde düşünce koştur!!!
Derin bir denizin dibine çökmüş, bir hazine aşk denen
Gafilen bir av olur aniden.
Bir kalp ve diğeri hükmeden.
Benden uzakta olsun derdim körpecik çocukken.
Gücümü toplamam gerekti aldanışımı yaşarken
Kıvranışımı seyreden melekler gibidir sükunet
Tam kendimi toplamışken önüme çıkar hayalet
Ve korku içime hucmederken korkup kaçar cesaret
Felaket sarsılışımı izler, cesede çevirir esaret
Yardım et, bir iğne vur!...
Ve sönsün acımın yangını
Güneş su olsa, yağmur kurusa ayıltamaz bu baygını.
Çok zorladım şansımı
ve yatıştırdım hırsımı.
Yaşama kafa tutarken kafamı kırdı cadının tılsımı
Hileden uzak bu adama sille vurma yazıktır.
İlle çile mi çekmem lazım?
Nurum yüzüme dargındır
Bil ve gerisi Mühim değil
sevgim
sana özel
ve Saftır
Bugüne dek işlediğim günaha
İstirhamım tekbir aftır.
Dökmek ister içini içim,
anlatmalı mı.
Biçim Biçim?...
Her neşe,
bir içim
ve içlenişime direnişim.
Ben, yürüdükçe kalır izim,
bitmek bilmez pembe dizim.
Yüzüm her resimde karanlık,
karamsar bir çizim
Bak,
yine başa döndü bu dünya
Yine sona sardı aynı kaset,
bıktım!...
Bu monotonluk maratonu.
Onu tanı!...
İçinde düşünce koştur!!!
Sagopa Kajmer


kurak bir sevdaya...


  • KURAK
  • Ve susmada bile
  • Sözler, yalvarmalar vardır.
  • Tasso
  • Aşk saadetini kim elde eder?
  • Susan kimse.
  • Cervantes
  • İnsanlar arasında yaşamak güçtür.
  • susmak çok güçtür çünkü.
  • Nietzsche
  • Susma, dayanılması çok güç bir hazır
  • cevaptır.
  • F.K Chesterton
  • Susmanın erdemi hakkında saatlerce konuşabilirim.
  • Bernard Shaw
  • Birbirini tanıyanlar ve anlayanlar arasında
  • sükût sözden daha çok derinlere
  • ve daha çok uzaklara gider.
  • Cenap Şehabettin
  • Mutluluğun ya da bahtsızlığın
  • en yüksek ifadesi,
  • çoğu zaman susmaktır.
  • Çehov
  • Kelimelerin söyleyemediği şeyi,
  • bırak susmakla söyleyim.
  • Goethe
  • Beliğ kopçasına düşür ağzının zirâ
  • Cihanda şimdi geçer musikî yerine
  • sükût...
  • Beliğ
  • Sükûtun da bir sesi vardır.
  • Onu duyacak kulak lazım...
  • Rıfar Necdet Evrimer