31 Ocak 2010 Pazar

öğrendim . .

Sonsuz birkaranlığın içinden doğdum.Işığı gördüm, korktum.Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.Gün geldi sonsuz karanlığa ugurladim sevdiklerimi.Ağladım.Yaşamayı öğrendim.
Dogumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;aradaki bölümün, ölümden çalinan zamanlarolduğunuöğrendim.
Zamani öğrendim.
Yaristim onunla ...Zamanla yarisilmayacagini,
Zamanla barisilacagini,
zamanla öğrendim ...
Insani öğrendim.
Sonra insanlarin içinde iyiler ve Kötüler olduğunu ...
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.Sonra güvenmeyi ...
Sonra da güvenin sevgiden daha Kalici olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerinekuruldugunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim.Sonra tenin altnda bir ruh bulunduğunu. ..
Sonra da ruhun aslında,
tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.Sonra evreni aydinlatmanin yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreniaydinlatabilmek gerektigin öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca Üretilmesi gerektigini.
Sonra da ekmeği hakça ülesmenin,
bolca üretmekkadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayi öğrendim.
Kendime yazıyı ögrettim sonra ...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana ...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi ...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi ...
Dünyaya tek başına meydan okumayi öğrendim genç yaşta ...
Sonra kalabaliklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardim.Sonra da asil yürüyüsün kalabaliklara karşı olmasigerektigine aydim.Düsünmeyi öğrendim.
Sonra Kalıplar içinde düsünmeyi öğrendim.Sonra saglikli düsünmenin KALIPLARI yikarakdüsünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde ...Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha elsürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün ...
Ve gerçeğin acı olduğunu ...Sonra dozunda Acının,
yemege olduğu kadar hayata dalezzet kattigini öğrendim.
Her canlinin ölümü tadacagini, ama sadece bazılarının
Hayati tadacagini öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...Kalp durur ...
Akıl unutur ...Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...

-alıntıdır-